Yemek yemesine rağmen ciddi manada iştahı açık olanlar ve durmadan yeme isteğinde bulunanlar var. Mide ve beyin arasında ciddi bir ilişkiyi ifade eden bu durum açlık hissinin sürekli tavan yaptığı durumlarda geçerlidir. Öyle ki sabah, öğle, akşam ve gece her vakitte iştahlı olanlar, yemeden duramayıp halen açlık çekenler bu durumdan muzdarip olabilir.
Çok sık acıkmanın ve iştahın sürekli açık olmasının kısa vadede zararları görülemese de uzun süreli sık yeme alışkanlığı midenin genişlemesine ve dolayısıyla vücutta artan yağ oranlarına işaret eder. İştahlı olma durumu özellikle orta yaş ve ileri yaşlarda bireylerde kilo olarak kendisini gösterir.
Çok sık yemek yiyenlerin yemek menülerini gözden geçirmekte yarar var. Sağlık açısından yüksek kalori miktarlarından kaçınırız ancak yemek menülerinizin kalorice düşük ya da sıfır ürünler olması kesinlikle tavsiye edilmez. İnsan vücudunun kaloriye de ihtiyacı vardır örneğin beynin çalışması için yaklaşık 1000 kaloriye ihtiyaç olduğu bilinmektedir.
Yemeklerinizde farklı karışımların aklınızın ucundan geçmeyecek tesirler oluşturabileceğini biliyor muydunuz? Örneğin Anadolu’da sık rastlanan, yoğurt üzerine pekmezin akıtılarak servis edilmesi. Yoğurt içerisinde yer alan kalsiyum ve pekmez içerisinde yer alan demir birbirini nötr hale getirir, etkisiz kılarlar. Halbuki çoğu kimse bunu faydalı bir işlem olarak uygulamaktadır.
Sık yemenin psikolojik sebeplerine de değinmek gerekiyor. Stresli kimseler hatta daha da ilerisi depresyon durumunda olan kimseler kafalarını rahatlatmak ya da ani gelişen olaylara psikolojik bir tepki vermek için kendilerini yemeğe verirler. Bu durumun önüne geçmek için ise stresin ve depresyonun altında yer alan özel/genel sebepleri ortadan kaldırmak gerek.
Tüm bunlarla beraber sürekli hareket içerisinde yaşayan kişilerin sık yemek yemesinde herhangi bir mahsur yoktur. Yüksek enerji sarfiyatının beraberinde yüksek yeme arzusu getirmesi normaldir ancak bu tarz kimselerin yemeklerinde yağ oranı yüksek ürünlerden kaçınması gerekiyor.